Yunanca "seviyorum* peşinden koşuyorum* arıyorum" anlamına gelen phileo ve "bilgi* bilgelik" anlamına gelen sophia sözcüklerinden türeyen terimin işaret ettiği entelektüel faaliyet ve disiplin.
Buna göre* felsefe Yunanlılar için* "bilgelik sevgisi" ya da "hikmet arayışı" anlamına gelmiştir. Başlangıçtaki bu özgün anlama göre* her türden bilimsel araştırmacıya filozof adı verilmiştir.
Başlangıçtaki söz konusu anlamına rağmen* felsefenin bir tanımını vermek oldukça zordur. Bunun en önemli nedeni* hemen bütün felsefe tanımlarının tartışmalı olmasıdır. Bu ise büyük ölçüde felsefe denen faaliyet ya da disiplini anlamının* veya felsefe anlayışlarının tarihin akışı içinde çağdan çağa* hatta filozoftan filozofa kökten bir biçimde değişmesidir. Örneğin* Platon ve Platoncular için felsefe* empirik gerçekliği değil de* idealar alemini* soyut kendilikler dünyasını betimleyen ve bütün doğruları nihai ilkelerden çıkarsamak suretiyle temellendiren a priori bir disiplindir. Oysa Aristoteles'te felsefe* gerçekliğin daha genel yönlerini betimlediği için* bilimlerin bir devamı olmak durumundadır. Felsefe bilimlerin ya kraliçesi* ya da onların önündeki engelleri ortadan kaldırdığı için* ağır işçisidir.
Ortaçağda dini inançları temellendirmek için* teolojinin hizmetkarı olma görevini üstlenen* başta ilahi gerçeklik ve onun dünya ile olan ilişkisi olmak üzere* yine gerçekliği betimleyen felsefe* empiristlerin* ama özellikle de J. S. Mill ve W. O. Quine gibi radikal empiristlerin gözünde de* diğer bütün disiplinler gibi* gerçekliği betimleyen bir etkinlik olmak durumundadır.
Felsefenin anlamı ve göreviyle ilgili bu mutabakatı bozan filozof* ünlü Kopernik devrimiyle Kant olmuştur. Zira ona göre* felsefenin nesnelerden ziyade* nesneleri bilme tarzımızla meşgul olması gerekir. Başka bir deyişle* Kant* bilimin gerçekliği betimlediği yerde* felsefenin şu ya da bu türden nesnelerle* Platon 'un varoluşunu öne sürdüğü cinsten kendiliklerle uğraşmadığını savunmuştur. Felsefe* bunun yerine dış dünyadaki nesneleri deneyimleyebilmemizin veya bilebilmemizin zorunlu önkoşullarını araştırır.Bir de bunları bir şekilde tamamlayan* bilimin kendine özgü bir teknolojik* kültürel mana kazandığı 19. yüzyılın felsefe konsepsiyonlarından* bilime* bilimlere dayanan bilimsel felsefeyle dünyayı ve insanın dünyadaki yerine ilişkin genel bir görüş* bir dünya görüşü olarak felsefe anlayışından söz edildiğinde* herhalde felsefenin özü itibariyle rasyonel bir eleştirel düşünce* dünyanın genel doğasıyla (metafizik ya da varlık teorisi)* dünya ile ilgili inançların mahiyeti ve haklılandırılması (epistemoloji) ve dünyamızdaki eylem tarzımız üzerine sorgulayıcı ve de refleksif bir düşünce etkinliği olduğu söylenebilir.
Buna göre* felsefenin konusu 'nihai ve en yüksek şeyler'* genel olarak varlık* bir bütün olarak evrenin kendisini ya da insanın eylemlerini* yaşamını ve yazgısını en temelli bir biçimde etkileyen şeylerdir. Varlığı bir yönüyle ya da belli bir bakımdan ele alan bilimlerden farklı olarak* felsefe* varlığı bir bütün olarak ele aldığı* varlığı varlık olmak bakımından incelediği* olanı betimleyen bilimlerden farklı olarak olması gerekene yöneldiği için* konularına uygun düşen yöntem ya da yöntemleri kullanır.
Buna göre* felsefenin konuları arasında yer alan şeyler* duyuların ya da duyusal kavrayışın çok ötesinde kaldığı için* felsefe duyuları kullanmaktan özenle kaçınır. Felsefe saf düşünceye* refleksiyona dayanır ve a priori bir araştırmadır. Buna göre* felsefe bir kavram analizinden oluşur ya da kavramsal analiz temeli üzerinde yükselir. Öte yandan* felsefe ulaştığı sonuçları kanıtlamak için* belirli ve kesin birtakım işlem ya da yöntemler kullanmaz.
Felsefe bilimle kıyaslandığında* bilimin dünyada yer alan şeyleri betimlerken* felsefenin onları sınıfladığını söylemek gerekir. Bilim bilgi verirken* felsefe bilginin ne olduğunu* neyi ve nasıl bilebileceğimizi araştırır. Öyleyse* felsefe varolan şeylerle ilgili olarak akla dayalı bir açıklama sağlar; bilimlerin ayrı ayrı ele aldığı olgu sınıflarının tümünü birden açıklayacak en genel ilkelere ulaşmaya çalışır. Bu anlamda felsefe* varlığın ilk ilkelerinin bilimidir. Özel bilimlerden kazanılan tüm bilgilerin eleştirisini ve sistematizasyonunu gerçekleştiren en genel bilim* bilimlerin bilimidir. Ve nihayet* felsefe insanın yaşamını* değerlerini ve amaçlarını sorgulayan* bu alanda insan yaşamının ve eylemlerinin kendilerine dayanacağı genel ilkelerin bilgisidir.
Felsefe bir faaliyet* bir düşünce faaliyetidir. İnsanın soru sorabilme yeteneğine dayanır ve bu bağlamda* o belirli türden sorular hakkında belirli bir türden düşünme faaliyetidir. Felsefeyi tüm diğer disiplinlerden ayıran en önemli özelliği* felsefenin bu türden sorular üzerinde düşünürken* mantıksal argüman ya da akıl yürütmeye dayanmasıdır. Buna göre* filozoflar* bu mantıksal akıl yürütmeleri ya kendileri yaratırlar ya da başkalarının akıl yürütmelerini eleştirirler. Filozoflar* aynı zamanda bu akıl yürütmelerin temelinde bulunan kavramları analiz eder ve açıklığa kavuştururlar.
Filozoflar* insan yaşamını ilgilendiren her şey hakkında akıl yürütebilir* her şeyi felsefi bir problem konusu yapabilirler. Filozoflar* örneğin bizim apaçık ve doğru olduklarına inandığımız inançlarımızı sorguya çekerler. Yaşamın anlamını meydana getirdiğini söylediğimiz temel sorular üzerinde dururlar. Dinle* Tanrı'nın varoluşuyla* doğru ve yanlışla* dış dünyanın varoluşuyla* bilginin kaynağı ve sınırlarıyla* bilimle* sanatla ve daha birçok konuyla ilgili sorular üzerinde akıl yürütüp* bu sorulara genel geçer ve nesnel yanıtlar getirmeye çalışırlar.